Hatice'nin Mor Kapaklı Kutusu
Kutunun içi benim iç dünyamdır, başlangıç noktasıdır. Kalabalık bir ailede dünyaya geldim. 3 kardeşim, dedem, ninem ve annemin sıcaklığı ile büyüdüm. Babam fotoğraflarda yok çünkü hep uzaklarda çalışıyor olurdu. Bu nedenle dedem ve babaannem, babamın yokluğunu hissettirmemek için bizi daha çok severlerdi. Biz içimizden geldiği icin evde hep birlikte “halay “ çekerdik. Halay, bizim kültürümüzü yansıtan ve toplu halde oynanan bir danstır. Fotoğrafların etrafında el örgüsü bir ip var, bunu babaannem yapmış. Bize hatıra kalsın diye kendi elleriyle örmüş. Ona bakarken onun iyi niyetini, bizimle ilgili dualarını hatırlıyorum. Atalarımdan gelen kadın emek gücünün kıymetini anlıyorum. Fotoğrafların sag yanında sol anahtarı simgesi kültürümde müziğin değerini simgeliyor. Dini inançları yerine getirirken bile müzik vardır. Bizler Muzigin içine doğarız. Çoğu insan bağlama calar ya da türkü söyler. Benimde lisede bir müzik grubumuz vardi ve sarki söylerdim. Fotoğrafların sol tarafında bir bez içinde nazara iyi geldigi söylenen bir odun parçası var, ucundada eski bir para. Bu kültürümüz içinde yer alan şamanizmden gelme bir inanc olsa da bende başka anlamları var. Bir felsefeci olarak bunu söylediğime inanamıyorum ama bu benim Ortaçağ karanlığı ile olan bağlantım olabilir. Ya da geçmişe saygı da diyebiliriz.
Gelelim kutunun üst kısmına . Kutunun ortasında benim, eşimin ve oğlumun vesikalık fotoğrafları var. Düğün resminden ziyade bunu uygun buldum çünkü biz evlendikten sonrada bireysel varlığımızı sürdürmeye devam ettik. Oğlumun yanında mavi bir kol bilekliği var. Oğlum ilk doğduğunda hastanede takmışlardı. Oğlumun dünyaya gelmesi benim için bir milattır. Ondan öncesi ve ondan sonrası. Annelik duygusunu yaşattığı için ona minnettarım. İçimdeki gelişme azmini ona borçluyum. Mavi bilekliğin yanında bir tasa çizilmiş mavi deniz, gökyüzü, ve bir yelkenli var, bu oğluma verilen bir hediyeydi. Ülkeme olan özlemimi yansıtıyor. Bir gun o yelkenliye ve denize yeniden kavuşmayı umut ediyorum. Benim fotografımın yanında yeşil hayat ağacı olan bir küpe var, bu eşimin hediyesi. Bu bizim birlikte büyüttüğümüz umudumuzdur. Bu küpenin yanında küçük bir kağıtta eşimin bana yazdığı şiir var. Bu bana her zaman sevgi dolu bir kalbe sahip olduğumu hatırlatır.
Bir altta solda erkek kardeşimin kızı kucağımda. Bu benim yeğenlerime olan bağlılığımı simgeliyor. Ablamın kızı ve abiminde bir oğlu var. Hemen yanında Franz Kafka'nın resmi var, bir öğrencim benim icin çizmişti, bu benim felsefeci kimliğimi temsil ediyor. Hemen yanında kalabalık bir öğrenci grubunun içinde gururlu bir fotoğrafım var. Bu benim öğretmen kimliğimdir, çocuklarla olan iletişimi ve öğretmenliği sevdiğimi gösteriyor.
Üst tarafta sol kısımda bir ayraç var, bu ayraçta bir kadın sırtını kitaplara dayamış kitap okuyor. Bu benim yazmaya olan tutkumu gösteriyor. Öykü yazmadığım zamanlarda kendimi eksik hissediyorum. Hemen yanında bir bileklik var ve ortasında mavi bir nazar boncuğu, arkadaşımın hediyesi, bu benim dostlarıma olan tutkumdur. Bu bilekliğin yanında eski tarz altın bir küpe var, bu küpe düğünümüzde eşimin annesi ve babası taktı. Bu benim eşimin ailesine verdiğim değeri temsil edıyor.
Şeffaf bir kutu seçtim çünkü bu benim olmak istediğim kişiliğimi temsil ediyor. Gizlenmemek, her şeyiyle ortada olmak, korkmamak ve ben buyum diyebilmek. Ve babamın bir fotoğrafı yok demiştim ama babam kutuda dolaylı yollarda yer alıyor. İç kısımda alttaki fotoğrafta duvardaki geyikli duvar kağıdını getiren o, aslında orda. Küçükken babam yurt dışından mor renkli bir karton getırmıştı. O gün mor rengine karşı algım başlamıştı. Babam bu şeffaf kutuda iç dünyam ile dış dünyamı birbirine bağlayan mor kapaktır.
Bu proje üstünde çalışırken çok duygusal zamanlar geçirdim, kendime dışarıdan bakıyormuş gibi hissettim. Eskiden daha duygusal daha öfkeliyken şimdi biraz daha anı yaşadığımı fark ediyorum, her şey ıle daha barışık daha huzurlu. Cocuklukta gelıştırdığım fikirler hala geçerli hala ilerlemek hala eğitim hala mutluluk üstüne kurulu yaşamım.